Tur Açıklama

İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZESİ – TÜRK İSLAM ESERLERİ MÜZESİ – KAPALI ÇARŞI

Günün Programı :

Otelinizden Lisanslı Rehberimiz eşliğinde ve gün boyunca ulaşımda kullanacağımız kişi sayısına göre belirlenmiş özel aracımız ile  alınarak uygarlık tarihinde benzersiz bir yolculuk için tarihi yarımadaya transfer ediliyorsunuz.

Turumuzun ilk durağında İstanbul Arkeoloji Müzeleri bizlere ev sahipliği yapacak. Aslında Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk olarak üç ayrı bölümden oluşan ve Türkiye’nin ilk müzesi olarak kabul edilen, uygarlık tarihine ev sahipliği yapan bu yapıların hepsine birden İstanbul Arkeoloji Müzeleri denilmekte. Tarihte iz bırakan farklı uygarlıklardan eserlerin sergilendiği müzenin kendisi de Neo-Klasik Mimarinin en önemli örneklerindendir. 

Arkeoloji Müzesinin en nadide eserlerinden biri olan İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi ve daha birçok eşsiz eser onları görmeniz için sabırsızlanıyor. 

Arkeoloji Müzesi ziyaretimizi bitirdikten sonra ek binaya geçerek farklı uygarlıklara ait tarihi eserlerin sergilendiği Eski Şark Eserleri Müzesi bölümünü ziyaret ediyoruz. Mısır, Mezopotamya, Anadolu Uygarlıklarına ait benzersiz eserleri göreceğimiz bu müzenin önemini vereceğimiz birkaç örnek ile belirmiş olalım. Kadeş Antlaşması, Naramsin Steli, İştar Kapısı ya da bir diğer adı ile Babil Kapısı…

Kadeş Antlaşması:  MÖ 13. yüzyılın başında, Kadeş Savaşı’nı sonlandıran, Mısır Firavunu II. Ramses ile Hitit Kralı III. Hattuşili arasında imzalanan ve Suriye topraklarının paylaşılması ile neticelenen barış antlaşmasıdır.

Naramsin Steli : MÖ 23. yüzyıla tarihlenen Akad Kralı Naram-Sin stelidir. Diyarbakır’da bulunan stel günümüzde İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi’nde yer almaktadır.

Eski Şark Eserleri Müzesi bölümü ziyaretimizi bitirdikten sonra başka bir ek binaya geçerek Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 2000 den fazla çinili esere ev sahipliği yapan Çinili Köşkü ziyaret edeceğiz. Çini yapımının başkentleri sayılan İznik ve Çanakkale yapımı eserler sizleri büyüleyecek. 

Günün diğer önemli ziyaret noktası olan Emevilerden Osmanlılara 13 Yüz Yıllık ihtişama ev sahipliği yapan Türk ve İslam Eserleri Müzesine doğru yol alıyoruz. Halı, el yazması, ahşap, taş, maden, cam keramik ve etnografya bölümleri müzenin başlıca koleksiyon alanlarını oluşturmaktadır. 

Tarihi yolculuğumuza biraz ara verip yemek için bir müddet ara vermek zorundayız. Gün içinde birçok kültür ve medeniyetten eserler görmenin vermiş olduğu keyfi Osmanlı Mutfağına özgü bir yemekle taçlandırmadan olmaz. Şimdiden afiyet olsun. 

Yemek sonrası günün son durağı için yollara koyulma vakti. Kapalı Çarşı…

550 yılı aşkın mazisi ile beraber İstanbul tarihi yarımadanın en gözde yerlerinden birisi olma özelliğini koruyor. Osmanlı döneminde ticaretin kalbinin attığı yer olan merkez Dünya’nın en eski ve en büyük kapalı çarşılarından birisi. Labirent şeklinde sokakları ve geçitleriyle birlikte dört binden fazla mağazaya ve milyonlarca ziyaretçiye ev sahipliği yapmakta. Yemek sonrası klasik bir Türk Kahvesini yudumlayıp insanların antika halılar, çiniler, mücevher ve birçok ürün için pazarlıklarına kulak verebilir, Doğu’nun mistisizmini kısacık da olsa hissedebilirsiniz.

Bu arada pazarlık yapma duygusunu birebir yaşamak istiyorsanız rehberinize sizleri “uçan halıların” sergilendiği el dokuması kilim ve halıların bulunduğu dükkânlardan birine götürmesini söylemekten çekinmeyin lütfen. 

Günün sonunda tarihi dokuya ve farklı uygarlıklara ait eserlerin doygunluğa erişmiş bir şekilde otelinize doğru hareket ediyor ve sizleri otelinize bıraktıktan sonra bir sonraki turumuzda görüşmek üzere vedalaşıyoruz.